-
1 ayak
ayak <- ğı> Fuß m; Tier Pfote f, Huf m; Gestell n, Ständer m; Pfeiler m einer Brücke; Bein n; Maß Fuß (30,5cm); Tempo n, Gangart f; Flussarm m, Zustrom m; Abfluss m (eines Sees); Reim m; Abschnitt m (eines Rennens);ayak altında kalmak zertrampelt werden;ayak atmak ausschreiten; betreten (-e A);ayak ayak üstüne atmak die Beine übereinander schlagen;ayak bağı fig Klotz m am Bein;ayak basmak allg betreten (-e A); bei seiner Meinung bleiben;ayak değiştirmek den Tritt wechseln;ayak diremek hartnäckig sein;ayak işi Besorgungen f (eines Laufburschen usw);ayak tedavisi ambulante Behandlung;ayak uydurmak Tritt fassen; sich anpassen (-e D);ayağa düşmek herunterkommen;-i ayağa kaldırmak jemanden auf die Beine bringen; fig aufrütteln; aufwiegeln;-in -e ayağı alışmak einen Ort usw regelmäßig aufsuchen;ayağı bağlı gebunden, verheiratet;(kendi) ayağıyla gelmek aus eigenem Antrieb kommen;-in ayağına düşmek jemandem zu Füßen fallen;-in ayağına ip takmak jemanden in Misskredit bringen;-in ayağına kadar gelmek sich zu jemandem bequemen;-in ayağına gelmek fig jemandem in den Schoß fallen;-in ayağını çelmek jemandem ein Bein stellen (a fig);-den ayağını kesmek keinen Fuß mehr setzen (in A); jemanden abwimmeln;ayağını çabuk tutmak schnell machen;ayakta auf den Beinen; im Stehen; MED ambulant;ayakta durmak (auf den Beinen) stehen;ayakta kalmak keinen Sitzplatz bekommen;ayakta tedavi MED ambulante Behandlung;ayağı uğurlu Glücksbringer m (Person) -
2 ayak
1) Fuß m\ayaklar altına almak ( fig) mit Füßen treten\ayakları dolaşmak über seine eigenen Füße stolpernayağa kalkmak aufstehenayağı kaymak ausrutschenayağını vurmak ( ayakkabı) scheuern\ayak \ayak üstüne atmak die Beine übereinanderschlagenbirine \ayak uydurmak mit jdm Schritt haltenayağını yorganına göre uzatmak sich nach der Decke streckenayağını yorganına göre uzatmamak über seine Verhältnisse lebenbir ayağı çukurda olmak mit einem Bein im Grab stehenkemerin/köprünun/tonozun ayağı das Widerlager des Bogens/der Brücke/des Gewölbes -
3 ayak bağı
-
4 ayak sesleri
-
5 ayak teri
-
6 ayak ucu
-
7 ayak bakımı
ohne pl Fußpflege f -
8 ayak bileği
Fußgelenk nt -
9 ayak freni
Fußbremse f -
10 ayak izi
ayak izi sFußspur f -
11 ayak kirası
Botenlohn m -
12 ayak satıcısı
Hausierer m -
13 ayak tabanı
Fußsohle f -
14 ayak takımı
-
15 ayak tedavisi
-
16 ayak tırnağı
Fußnagel m -
17 ayak topu
-
18 ayak
нога́ (ж) но́жка (ж) стопа́ (ж)* * *озвонч. -ğı1) нога́, но́ги; ла́па ( животного) ла́пка ( насекомого)ayak ayak üstüne atmak — положи́ть но́гу на́ ногу
ayağını çıkarmak — разува́ться, снять о́бувь
ayağını giymek — обува́ться, наде́ть о́бувь
ayağına [iyi] oturmak — прийти́сь по ноге / впо́ру
ayağı[nı] vurmak — натере́ть но́гу
arka ayak — за́дняя нога́
ön ayak — пере́дняя нога́
yalın ayak — босико́м
2) но́жка; подпо́рка, опо́ра, сто́йка, сва́я3) прито́к реки́4) водоотво́дный кана́л; рука́в, свя́зыва́ющий два водоёма5) шагayak sesi — зву́ки шагов
ayak uydurmak / değiştirmek — идти́ в но́гу, взять но́гу
6) ступе́нькаotuz ayak merdiven — ле́стница в три́дцать ступе́нек
7) уст. фут, каде́м (мера длины, = 30,5 см)8) ри́фма ( в фольклоре)••ayağı kayana yol gösteren çok olur — посл. когда́ челове́к упадёт, тогда́ ему́ начина́ют пока́зывать доро́гу, по кото́рой он до́лжен был идти́; вся́кая по́мощь нужна́ во́время
ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? — погов. что ска́жешь - тебя́ казни́ть или поми́ловать? (говорится человеку, который редко заходит)
ayağının bastığı yerde ot bitmiyor — погов. у него́ под нога́ми земля́ гори́т
ayağını yorganına göre uzatmak — погов. по одёжке протя́гивай но́жки
- ayakta- ayaktan
- ayağını alamamak
- ayağı alışmak
- ayağının altına almak
- ayaklar altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının altında
- ayak altında dolaşmak
- ayakların altında dolaşmak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak bağı
- ayağının bağını çözmek
- ayağını bağlamak
- ayağına bağ vurmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayağına çabuk
- ayağına çağırmak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayak diremek
- ayak divanı
- ayağına dolaşmak
- ayağına dolanmak
- ayağı düşmek
- ayağına düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayakları geri geri gitmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağı ile gelmek
- kendi ayak ile gelmek
- ayağına ip takmak
- ayak işi
- ayağına kadar gelmek
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağına kapanmak
- ayağına iniyor
- ayaklarına kara su iniyor
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayak kirası
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabuçu olamamak
- ayağına sıkı
- ayağı suya ermek
- ayak sürtmek
- ayağı şaşmak
- ayağına taş değmek
- ayağı taşa dokunmak
- ayağının tozuyla
- ayağının tozu üstünde
- ayakta tutmak
- ayaklarının ucuna basarak
- ayağı uğurlu
- ayağı üzenğide
- ayağı yere değmemek
- ayakları yere değmemek
- ayağı yerden kesilmek
- bir ayağı çukurda
- bir ayağı öbür dünyada -
19 ayak
ножка, подпорка, опора, стойка, устой, база, нога- demet ayak
- deste ayak
- fil ayağı
- kazık ayak
- kenar ayak
- kemer ayağı
- köprü ayağı
- payanda ayak
- tırabzan ayağı
- üç ayak
- ayakkabı
- ayaklıkİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > ayak
-
20 ayak
(-ğı)1) нога́; но́ги; ла́па (животного); ла́пка (насекомого)ayakta — на нога́х, сто́я; положе́ние сто́я (при стрельбе)
ayak ayak üstüne atmak — положи́ть но́гу на́ ногу
ayak bezi — портя́нки
2) но́жка; подпо́рка, опо́ра, сто́йка, сва́я; пило́н; цо́кольkazık ayak — сва́я
köprünün ayakları — мостовы́е быки́
masanın ayakı — но́жка сто́ла
3) прито́к (реки)
См. также в других словарях:
Ayak — Série Titre de la série dans Pif gadget Scénario Jean Ollivier … Wikipédia en Français
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak ayak üstüne atmak — otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ayak-ayakan — In Javanese gamelan music, the ayak ayakan is one of the gendhing structures derived from the wayang repertoire. The colotomic structure is:::...P ...P::TNTN TNTNwith both lines played together, and T indicating a stroke of the kethuk, P the… … Wikipedia
ayak ucu — is. 1) Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri 2) sp. Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak basmak — 1) bir yere varmak, ulaşmak Amerikan astronotu aya ayak basacağı günkü gazetelerde odalar seçimi havadisleri vardı. F. R. Atay 2) girmek, gelmek, uğramak Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak uydurmak — 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak 2) ayak açmak 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak bağı — is. Bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olan şey Bu çocuk bana ayak bağı oluyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak divanı — is., tar. 1) Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde padişahın katılmasıyla bir konuyu görüşmek ve karara bağlamak için yapılan toplantı, ayakta toplanan meclis 2) mec. Ayakta yapılan sohbet Yarım saat bir ayak divanı yapılır. Havadan, sudan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak izi — is. 1) Herhangi bir zemin üzerinde ayağın bıraktığı iz Karda ayak izleri var / Vurulup düştükleri yere kadar. N. Cumalı 2) Bebeklerin kimliklerini belirlemek ve düztaban olup olmadıklarını anlamak için doğar doğmaz alınan iz … Çağatay Osmanlı Sözlük